Sosyal Öğrenme Kuramında Ödül Ve Ceza Var Mı ?

Aylin

New member
Ödül ve Ceza Sosyal Öğrenme Kuramında Gerçekten Var mı? Bir Hikâye ile Anlatalım

Bir Forumdaşın İçten Girişi:

Herkese merhaba arkadaşlar, bu konuyu derinlemesine tartışmak istiyorum ve hep birlikte düşünelim dedim. Son zamanlarda sosyal öğrenme kuramını incelerken, ödül ve cezanın gerçekten nasıl işlediği üzerine kafamda bazı sorular belirdi. Bir hikâye üzerinden ilerleyerek bu konuda sizlerin de düşüncelerinizi almak istiyorum. Belki de bu hikâye, konuya farklı bir bakış açısı katmamıza yardımcı olur. Hem de erkeklerin stratejik bakış açısını, kadınların ise daha empatik bakış açılarını nasıl harmanlayabileceğimizi görmek harika olur diye düşünüyorum. O zaman hemen hikayemi paylaşmak istiyorum…

Hikâye: Yağmur ve Ali’nin Dönüşüm Yolculuğu

Bir zamanlar, küçük bir kasabada Yağmur ve Ali adında iki yakın arkadaş yaşardı. Yağmur, doğuştan merhametli ve başkalarına yardım etmeyi seven biriydi. İnsanların duygularına kolayca dokunur, başkalarının acılarına ortak olabilirdi. Ali ise daha çok çözüm odaklıydı. Çoğunlukla mantıklı ve stratejik hareket eder, işleri mümkün olan en verimli şekilde çözmeye çalışırdı. Bir gün, Yağmur ve Ali'nin kasabalarına yeni bir okul açılacağı duyuruldu. Her iki arkadaş da öğretmen olma hayali kuruyordu. Ancak ikisi için de okulda öğretmenlik yapmak kolay olmayacaktı. Çünkü kasabaya gelen yeni okul, sadece en yetenekli ve en başarılı öğretmenleri kabul edecekti.

Yağmur, insanları seviyor ama bazen fazlasıyla duygusal yaklaşabiliyor, bu da onu bazen zor bir durumda bırakıyordu. Ali ise her zaman mantıklı düşünmeye çalışıyordu, ama kalbinin derinliklerine inmekte zorlanıyordu. İşte bu yüzden birbirlerinin öğretmeni olacaklardı. Ama öncelikle okulun liderlik sınavlarını geçmeleri gerekirdi. Her biri ayrı ayrı sınavlara tabi tutulacaktı. Yağmur, bir grup çocuğa rehberlik ederken doğal olarak onları anlamaya ve onlara şefkat göstermeye odaklanmıştı. Çocukları ödüllendiriyor, onların duygusal ihtiyaçlarına hitap ediyordu. Ali ise stratejik olarak daha verimli bir yöntem izledi. Çocukları ödüllendirmek yerine, onlara "doğru" davranışları, görevleri ve kuralları öğretmeye odaklandı.

Ödül ve Ceza: Yağmur’un Empatik Yaklaşımı ve Ali’nin Stratejik Duruşu

Yağmur’un yöntemi, çocukların içindeki potansiyeli çıkarmak üzereydi. Ancak, bazı çocuklar zaman zaman ödülleri beklerken, Yağmur’un yaklaşımlarını yeterince ciddiye almıyorlardı. Bir ödül verildiğinde, Yağmur çocukların davranışlarının hemen düzelmediğini fark etti. Hekimlik gibi yardımsever mesleklerde olduğu gibi, bazen insanları iyileştirmek için verilen ödüller (görünüşte) bir motivasyon sağlamıyordu. Bu Yağmur’u biraz hayal kırıklığına uğrattı. "Belki de ödüllerim fazla insancıl ve sürekli ödüllendirmem doğru değil," diye düşündü. Ancak, zamanla Yağmur, ödüllerin tek başına işe yaramayacağını fark etti. İnsanların kalbini kazandığınızda, sadece ödüllerle değil, aynı zamanda onları anlamakla ve takdir etmekle de etkili olabileceğinizi öğrendi.

Ali ise her zaman belirli bir hedefe odaklanarak ilerliyordu. "Eğer çocuklar kurallara uyarlarsa, onları ödüllendireceğim. Ama, kuralları çiğnerlerse, ceza vereceğim. Bu çok basit." Ali, ödüllerin ve cezaların doğru şekilde kullanıldığında etkili olacağına inanıyordu. Ancak, Ali’nin amacı verimliliği artırmakken, Yağmur’un amacı insanları duygusal açıdan etkilemekti. Ali'nin yaklaşımı genellikle stratejikti. Fakat zamanla, Ali de fark etti ki sadece ödüller ve cezalarla bir insanın içindeki potansiyeli ortaya çıkarmak mümkün değildi. Eğer insanlar "insan" gibi hissedemezse, o zaman ödüllerin anlamı kalmaz.

Birleşen Yollar: Strateji ve Empati Arasında

Bir gün, Yağmur ve Ali birbirleriyle karşılaştılar. Yağmur, ödüllerin ve cezaların insanlar üzerinde ne kadar etkili olabileceğini sorgulamaya başlamıştı. Ali ise sadece stratejik düşünmenin bazen "insan" olmanın gerisinde kalabileceğini fark etmişti. İkisi de aynı sınavda başarılı olmuştu, ama farklı yöntemlerle. Birbirlerine bakarak, "İçsel gücü bulmak için ne yapmalıyız?" diye sordular.

Ali, ödülleri doğru zamanlarda kullandığında insanların daha motive olabileceğini biliyordu, ama Yağmur ona şunu hatırlattı: "Çocuklar ödüllere ve cezalara tepki verirler, ama onların duygusal ihtiyaçlarını görmezsen, bu sadece geçici bir çözüm olur. Herkesin farklı bir motivasyonu vardır." Ali, başını sallayarak kabul etti: "Evet, ama ödül ve ceza kullanmayı da ihmal etmemeliyiz. İnsanları sadece duygusal ihtiyaçları üzerinden değerlendiremeyiz, bazen bir strateji ve yön gösterme gerekir."

Bir süre sonra, ikisi de bir çözüm bulmaya karar verdi. Yağmur ve Ali, hem duygusal hem de stratejik bir yaklaşımı harmanlamayı başardılar. Ödül ve ceza, bazen bir motivasyon kaynağı olabilir, ancak gerçekten etkili olabilmesi için empati ve insan merkezli bir yaklaşımın yanında, doğru stratejiler de gerekliydi. İkisi de şunu fark etti: Bir insanı ya da bir çocuğu anlamak ve ona rehberlik etmek, sadece ödül ve cezayla yapılmaz; bazen onları dinlemek, anlamak ve doğru bir dengeyi kurmak gerekir.

Tartışma Başlasın: Ödül ve Ceza, Sosyal Öğrenme Kuramına Ne Kadar Etki Ediyor?

Peki arkadaşlar, Yağmur ve Ali'nin hikâyesine katılıyor musunuz? Gerçekten de ödül ve ceza, sosyal öğrenme kuramının merkezinde yer almalı mı? Ödül ve ceza bazen etkili olabilir, ama duygusal bağ kurma ve empatik yaklaşımın gücünü gözden kaçırmamalıyız. Sizce, sosyal öğrenme kuramında ödül ve ceza tek başına yeterli mi, yoksa insanın içsel motivasyonu ve empatik bir yaklaşım da bu denkleme dahil edilmeli mi? Hep birlikte bu konuda fikirlerinizi paylaşın, belki de hepimiz için yeni bir çözüm yolu bulabiliriz!
 
Üst