Urba kesmek ne demek ?

Efe

New member
Urba Kesmek Ne Demek? — Bir Hikâyeyle Anlatayım Size

Selam dostlar,

Bugün size biraz içli, biraz düşündüren, biraz da “hayat işte” dedirten bir hikâye anlatmak istiyorum. Hani bazen bir kelimeyi duyarsınız, anlamı sadece sözlükte değil, kalpte hissedilir ya… İşte “urba kesmek” tam öyle bir kelime. Kimine göre bir gelenek, kimine göre bir vedadır. Ama bence, biraz da insanın kendi içindeki bağları kesmesidir.

Hazırsanız, çayınızı alın, sırtınızı yaslayın. Çünkü bu hikâye biraz “bizden” kokuyor.

---

1. Kasabanın Eski Terzisi

Küçük bir kasabanın tozlu sokaklarında yaşayan Sami Usta, elli yılını iğneyle iplikle geçirmiş, dikişin, kumaşın, sabrın ustası bir adamdı.

Herkes ona saygıyla yaklaşır, “Sami Usta elinden çıkan gömlek giyen, bir ömür boyu giyer,” derdi.

Ama son zamanlarda onun dükkanının önünden geçenler, içeriden bir sessizlik duyuyordu. Makasın sesi yoktu artık. Ne tezgâhın üstünde kumaş kalmıştı, ne ustanın yüzünde eski neşesi.

Bir gün yanına çıraklıktan beri onu hiç bırakmayan Ali girdi.

– “Usta, neden artık dikiş dikmiyorsun?”

Sami Usta derin bir nefes aldı, elindeki makası yavaşça masaya koydu.

– “Ali,” dedi, “urba kestim ben.”

Ali anlamadı.

– “Ne demek usta, elbiseyi mi kestin?”

Usta gülümsedi, ama o gülümseme kalbinden geçmedi.

– “Yok evlat, urba kesmek elbise kesmek değildir. Birine gönülden diktiğin, ona göre biçtiğin bir şeyi bir daha dikmemeye karar vermektir.”

---

2. Kadınların Duygusu, Erkeklerin Sessizliği

Ustanın karısı Zehra, onun bu halini haftalardır izliyordu. Kadın içten içe anlıyordu aslında, çünkü kadınlar hissederdi böyle şeyleri.

Bir gece sobanın başında sessizce otururken sordu:

– “Sami, sen o makası neden artık eline almıyorsun?”

Adam, gözlerini ateşin içine dikti.

– “Zehra, ben o makasla son dikişi yaptım. Birinin damatlığıydı. Giydi, sonra gitti.”

Kadın iç çekti, ama sesi yumuşaktı:

– “Gitmek var, ama unutmamak da var, usta. Urba kesmek belki gönül dikişini sökmektir ama kalbin izi kolay silinmez.”

Kadınlar böyleydi işte; yarayı görür, sarmaya çalışır.

Erkeklerse, kendi içinde kabullenir, konuşmaz.

Sami de konuşmadı.

Ama o gece makası eline aldı, bir parça kumaşın üstüne sadece bir çizgi attı.

Bir daha da iğneyi ipliğe geçirmedi.

---

3. Urba Kesmek: Bir Veda Biçimi

Urba kesmek… Aslında bir geleneğin, bir hayat dersi gibi dokunan anlamı vardı.

Eskiden köylerde, bir terzi birine özel bir elbise diktiğinde, o kişiyle gönül bağı kurardı.

Bir gün o kişi giderse, terzi bir parça kumaş alır, makasla tam ortasından bir kesik atardı.

Bu kesik “Artık senin için dikmem, senden yana dikiş tutmam” demekti.

Bir tür vedaydı, ama öfkesiz, sessiz, içli bir veda.

Sami Usta’nın da hikâyesi buydu aslında.

Yıllar önce yetiştirdiği çırağı Yusuf, ustasının ona diktiği ilk takım elbiseyle kasabadan gitmişti.

“Bir gün geri dönerim,” demişti.

Ama dönmedi.

Sami de yıllarca onu bekledi.

Ta ki bir gün, Yusuf’un evlendiğini ve şehirde bir terzi dükkânı açtığını duyana kadar.

O gün makasını aldı, bir parça kumaşı ikiye ayırdı.

“Urba kestim,” dedi sadece.

Ne beddua etti, ne kin tuttu.

Sadece sustu. Çünkü bazen susmak, bağları çözmenin en onurlu yoluydu.

---

4. Ali’nin Öğrendiği Ders

Aradan aylar geçti. Ali, ustasının yanında sessizce çalışmaya devam etti.

Ama içten içe o “urba kesmek” lafını unutmamıştı.

Bir gün kendi sevgilisiyle yolları ayrıldığında, o da ustası gibi sessiz kaldı.

Defterine bir not yazdı:

> “Urba kestim. Ama nefret etmedim. Sadece dikmeyi bıraktım.”

O an anladı ki, urba kesmek sadece terzilikte değil, hayatta da geçerli bir kuraldı.

Birine, bir hayale, bir geçmişe diktiğin dikişi sökmekti bu.

Yani “artık aynı kumaştan değiliz” demenin kibar hâliydi.

---

5. Kadınların Gözüyle Urba Kesmek

Zehra bu hikâyeyi kasabadaki kadınlara anlattığında, herkesin gözleri doldu.

Kadınlar kendi hayatlarına baktı; kiminin çocukluğu gitmişti, kiminin sevgilisi, kiminin umudu.

Ve hepsi içinden geçirdi:

> “Biz de nice urbalar kestik, ama kimse fark etmedi.”

Kadınlar urba keserken, dikişi içlerinden atıyorlardı.

Bir çocuk büyüyüp evden gidince, bir dost yüz çevirdiğinde, bir sevda bitince...

Her biri sessizce bir kumaşın ortasından geçiyordu.

Ama kimse görmüyordu, çünkü onların makası kalplerindeydi.

---

6. Urba Kesmek ve Hayatın Devamı

Yıllar sonra kasabaya biri geri döndü.

Yusuf’tu bu.

Sami Usta’yı bulduğunda, adam artık yaşlanmış, gözleri solmuştu.

– “Usta,” dedi, “beni affet.”

Sami sadece gülümsedi:

– “Evlat, ben seni çoktan affettim. Ama urba kestim, o yüzden sana bir daha dikemem.”

Yusuf’un gözleri doldu.

Usta elini onun omzuna koydu.

– “Ama ister misin, sana bir çay demleyeyim?”

O an herkes anladı ki, urba kesmek kin değilmiş.

Sadece bir dönemin bitişiymiş.

Bir duygunun artık dikiş tutmamasıymış.

Ama dostluk… o hep kalırmış.

---

7. Forumdaşlara Soru

Sevgili forumdaşlar,

Siz hiç “urba kestiniz” mi?

Bir insandan, bir hayalden, bir alışkanlıktan?

Belki ses etmeden, belki bir gece sessizce bir çizgi atarak…

Ama içinde hâlâ bir parça sevgiyle...

Yorumlarda anlatın isterim.

Belki sizinkinin hikâyesi başka olur,

Ama bilirim ki her birimizin kumaşında bir yerlerde eski bir dikiş izi vardır. 💔
 
Üst