Merhaba Forumdaşlar
Hepiniz hoş geldiniz — bugün sizinle birlikte biraz içsel merakımı ve dil merakımı paylaşmak, sonrasında da hepinizin katkısıyla zenginleşecek bir tartışma başlatmak istiyorum. İncelemeyi istediğim kelime: “mübah”. Bu kelimenin kökeni nedir? Nereden gelmiş? Zaman içinde anlamı değişmiş mi? Bu sorular üzerine farklı yaklaşımları kıyaslamak istiyorum. Objektif verilerle, tarihsel arka planla ama aynı zamanda toplumda, günlük dilde “mübah” olarak kullanıldığında ne hissedildiğiyle de… Erkeklerin genelde veri‑odaklı, mantıklı analizlerini ve kadınların daha duygusal/toplumsal bağlamı dikkate alan yorumlarını dikkate alarak… Yani hem “kelimenin kökü” ile hem de “kelimenin ruhu, toplumsal yansıması” ile ilgileniyorum. Umarım siz de bu forumda fikirlerinizi, gözlemlerinizi paylaşırsınız.
Köken Araştırması: “Mübah” Nereden Geliyor?
“Mübah” sözcüğü, bildiğimiz üzere Türkçede “izin verilmiş, caiz, yasak olmayan, sakıncası olmayan” anlamında kullanılır. Dil bilimsel olarak bakıldığında kök açısından genellikle Arapça kökenli kabul edilir. Arapça’da “ب‑ه‑” kök harfleriyle (m‑b‑h) oluşturulan “b‑h‑ʾ” (bahâʾ) fiil kökünden türediği, bu fiilin “değer vermek, değer biçmek” gibi anlamları olduğu, dolayısıyla “bahâ”nın “bedel, değer” anlamları taşıdığı ileri sürülür. Bu bağlamda “mübah” aslında “bedel biçilmemiş/bedeli belirlenmemiş” — yani “karşılığı, değeri belirlenmemiş, herhangi bir bedelle sınırlandırılmamış olduğu için serbest, yasak olmayan” anlamı taşıyabilir.
Bu bakış açısıyla aşağıdaki iddia öne sürülebilir:
- “Mübeh” kelimesinin aslı Arapça “bahâ” (bedel/değer) → “m‑bahâ, mübahâ” → “mübah” yapısı.
- Dolayısıyla “mübah” kavramı, özünde bir “değer biçme / bedel atama” kavramıyla ilgili; yani izin, ceza, yasak gibi değerlendirmelerin dışına çıkmış, “değersiz/bedelsiz bırakılmış” şeyleri tanımlıyor olabilir.
- Bu kök analizinde “mü” (mîm‑ün) ön eki, Arapça’da asıl fiilden isim veya sıfat türeten bir unsur; bu da anlamın “o niteliğe sahip olan” şeklinde olmasına yol açar: “mü‑bâḥ” → “bedel ataması yapılmamış şey / serbest bırakılmış şey”.
Buna karşılık bazı dil bilimciler ve Osmanlıca metin incelemecileri, “mübah”ın sadece Osmanlı Türkçesi döneminde Arapça asıllı bir kelime olarak değil, aynı zamanda Farsça aracılığıyla Türkçeye geçmiş olabileceğini de öne sürer. Bu iddia, Osmanlı medreselerinde Arapça–Farsça karışımı dil kullanımının yaygınlığı, bazen kelimelerin Farsça telaffuz/fonetik yapılar üzerinden Türkçeye intikal etmesi gerçeğinden kaynaklanır. Bu ikinci görüş açısından:
- “mübah” kelimesi, önce Arapça “bahâ” → Farsça “mubâh / mibâh” şeklinde kullanılmış olabilir.
- Farsçadan Türkçeye bu telaffuzla geçmiş olması, zamanla Türkçeleşmesi ve “mübah” formunu alması.
- Bu süreçte anlamda hafif kaymalar olmuş olabilir: “değer biçilmemiş / bedelsiz” → “izin verilmiş, sakıncası yok, yasak olmayan” gibi.
Dolayısıyla, köken ve geçiş yönü bakımından iki temel yaklaşım var: direkt Arapçadan Türkçeye geçiş — ya da Arapçadan Farsçaya, oradan Türkçeye geçiş.
Objektif/Veri Odaklı Bakış (Genelde Erkeklerin Perspektifi)
Bu çatıda olanlar için ilk referans nokta, tarihî sözlükler, arşiv metinleri, köken bilimi çalışmaları ve kayıtlı kullanım örnekleridir. Şöyle öne sürülebilir:
- Arapça‑Türkçe sözlüklerde “mübah / مَبَاح” şeklinde geçmiş olması; bu, doğrudan Arapça kökenini destekler.
- Osmanlı dönemine ait fetva, fıkıh kitaplarında “mübah” ifadesinin “caiz, sakıncası yok” gibi anlamlarla kullanılması — bu da anlamın erken dönemde sabit olduğunu gösterir.
- Karşılaştırmalı dilbilimsel analizler: Arapça kök (b-h-ʾ) + mü‑ ön eki + Türkçede arızî değil kökleşmiş form → bu formun yapısal olarak Arapça’dan geldiğini; Farsça aracılığı iddiasının sesbilimsel, biçimbilimsel kanıtlarının zayıf olduğunu öne süren uzmanlar var.
Bu hat üzerinden tartışanlar, “mübah”ı saf bir Arapça alıntı, Osmanlıdan beri Türkçede devam eden bir sözcük olarak görüyor. Onlara göre Farsça aracılığı iddiası, somut metinlerle desteklenmemiş; genellikle halk arasında yayılmış ama doğrulanmamış bir varsayımdan ibaret.
Bu bakış açısında kelime, dinî‑hukukî, edebî metinlerde aynı anlamda tertemiz bir şekilde kullanılmış; bugünkü Türkçe’deki anlamı da bu gelenekten geliyor. Dolayısıyla, “mübah” demek, aslında yüzyıllar öncesinden kodlanmış, net kriterlerle tanımlanmış bir kavramı muhafaza etmek demek. Bu anlayışa göre “mübah”, salt bir dil öğesi değil — hukuki/ahlaki bir kategori; yani “sakınca yok, izin verilmektedir, suç veya günah yok” demek.
Duygusal / Toplumsal Etkiler Odaklı Bakış (Genelde Kadınların Perspektifi)
Diğer yandan, “mübah” kelimesini kullanan insanlar — özellikle gündelik hayatta, samimi sohbetlerde, toplumsal bağlamda — bu kelimeden yalnızca “yasal / hukuki izin” değil, “ahlaki izin / toplumsal kabul” gibi geniş anlamlar çıkarabiliyor. İşte bu bakış açısından dikkate değer olanlar:
- “Mübah” demek sadece “caiz” demek değil; bazen “rahatsız edici değil, ayıp sayılmıyor, toplum nezdinde sorun değil, normlara uygun” demek. Bu nüans, özellikle sosyal ilişkiler, toplumsal değerler, mahremiyet gibi konularda önemli.
- Kadınlar — özellikle gündelik hayatta, ailede, sosyal çevrede — “mübah” kelimesini bu toplumsal normlarla birlikte algılayabiliyor. Örneğin, “bu davranış mübah mı?” derken, fiilin yasal açıdan bir sakıncası olup olmadığını değil, “toplumda ayıp mı sayılır, hoş görülür mü?” gibi bir soruyu kastediyor olabilir.
- Bu anlam genişlemesi, kelimenin kökeniyle değil; dilin kullanım bağlamı, toplumsal değerlerin değişmesi, kültürel normların evrimiyle ilgili. Yani “mübah” bugün bazen bir referans değil; duygusal, toplumsal algı, aidiyet hissi taşıyan bir kelime.
Bu perspektiften bakanlar, “mübah” kelimesinin kökeni ne olursa olsun — asıl mesele, bu kelimenin bugün ne ifade ettiğinde. Kökensel analiz ilginç ama bazen formal ve soyut kalıyor; çünkü gerçek hayatta insanlar bu kelimeyi, “rahatız etmeyen, ‘tu kaka’ sayılmayan, sorun teşkil etmeyen” şeyleri tanımlamak için kullanıyor.
Karşılaştırmalı Değerlendirme ve Ortaya Çıkan Sorular
Bu iki bakış açısını yan yana koyunca, ilginç karşıtlıklar ve hatta örtüşmeler ortaya çıkıyor:
- Objektif bakış, dilin tarihine, kökenine, net anlamına odaklanıyor. Bu sağlam bir yaklaşım çünkü kayıtlı veriye, belgeli geçmişe dayanıyor. Ancak bu yaklaşım, dilin yaşayan, değişen, topluma göre anlam kazanan yönünü — yani halkın kullanımını, toplumsal normları — göz ardı edebiliyor.
- Duygusal/toplumsal bakış ise, kelimeyi yaşayan bir varlık gibi görüyor; toplumun, kültürün, zamanın getirdiği değişiklikleri önemsiyor. Ama bu yaklaşım bazen kökeni, dilbilimsel bağlamı tamamen unutabiliyor; içeriği subjektifleşiyor, yoruma açık hale geliyor.
Ve belki de en önemli soru şu: Biz “mübah” dediğimizde neyi kastediyoruz? Bir şeyin hukuken caiz olduğunu mu söylüyoruz? Yoksa toplumda ayıp olmadığını mı? Ya da sadece “rahatsız edici değil, yapılabilir” hissini mi ifade ediyoruz? Bu sorular — kök bilimsel veya toplumsal — bize aslında iki farklı katman sunuyor: birincisi “ne demek”, ikincisi “ne hissettiriyor / ne ifade ediyor”.
Forumda Tartışmak İçin Önerdiğim Sorular
1. Sizce “mübah” kelimesinin kökü kesinlikle Arapça m‑b‑h köküne dayanıyor mu, yoksa Farsça aracılığıyla geçiş olma ihtimali gerçekçi mi? Bu konuda bildiğiniz tarihî bir metin veya kullanım örneği var mı?
2. Günümüzde siz “mübah” derken hangi anlama yüklüyorsunuz: hukuki/ahlaki izin olarak mı, yoksa toplumsal/duygusal bir “sakınca yok” olarak mı? Aranızda kullananlar, bu ayrımı hissediyor mu?
3. Eğer “mübah” kelimesi nesilden nesile geçmiş, ama anlamı değişmişse — sizce bu değişim olumlu mu, yoksa kelimenin asıl ruhunu kaybetmesi mi?
4. Başka dillerde (özellikle Arapça, Farsça, Urduca vb.) “mübah / mubah / mubâḥ” benzeri kelimelerin kullanımı hakkında bilginiz var mı? Bu kullanım biçimleri, bizim Türkçedeki kullanımla ne kadar örtüşüyor?
Sizlerin görüşleri, izlenimleri, karşılaştırmaları benim için çok kıymetli. Bu kelimeyi birlikte hem “geçmişinden” hem “bugününden” ele alalım. Hadi, düşüncelerinizi bekliyorum.
Hepiniz hoş geldiniz — bugün sizinle birlikte biraz içsel merakımı ve dil merakımı paylaşmak, sonrasında da hepinizin katkısıyla zenginleşecek bir tartışma başlatmak istiyorum. İncelemeyi istediğim kelime: “mübah”. Bu kelimenin kökeni nedir? Nereden gelmiş? Zaman içinde anlamı değişmiş mi? Bu sorular üzerine farklı yaklaşımları kıyaslamak istiyorum. Objektif verilerle, tarihsel arka planla ama aynı zamanda toplumda, günlük dilde “mübah” olarak kullanıldığında ne hissedildiğiyle de… Erkeklerin genelde veri‑odaklı, mantıklı analizlerini ve kadınların daha duygusal/toplumsal bağlamı dikkate alan yorumlarını dikkate alarak… Yani hem “kelimenin kökü” ile hem de “kelimenin ruhu, toplumsal yansıması” ile ilgileniyorum. Umarım siz de bu forumda fikirlerinizi, gözlemlerinizi paylaşırsınız.
Köken Araştırması: “Mübah” Nereden Geliyor?
“Mübah” sözcüğü, bildiğimiz üzere Türkçede “izin verilmiş, caiz, yasak olmayan, sakıncası olmayan” anlamında kullanılır. Dil bilimsel olarak bakıldığında kök açısından genellikle Arapça kökenli kabul edilir. Arapça’da “ب‑ه‑” kök harfleriyle (m‑b‑h) oluşturulan “b‑h‑ʾ” (bahâʾ) fiil kökünden türediği, bu fiilin “değer vermek, değer biçmek” gibi anlamları olduğu, dolayısıyla “bahâ”nın “bedel, değer” anlamları taşıdığı ileri sürülür. Bu bağlamda “mübah” aslında “bedel biçilmemiş/bedeli belirlenmemiş” — yani “karşılığı, değeri belirlenmemiş, herhangi bir bedelle sınırlandırılmamış olduğu için serbest, yasak olmayan” anlamı taşıyabilir.
Bu bakış açısıyla aşağıdaki iddia öne sürülebilir:
- “Mübeh” kelimesinin aslı Arapça “bahâ” (bedel/değer) → “m‑bahâ, mübahâ” → “mübah” yapısı.
- Dolayısıyla “mübah” kavramı, özünde bir “değer biçme / bedel atama” kavramıyla ilgili; yani izin, ceza, yasak gibi değerlendirmelerin dışına çıkmış, “değersiz/bedelsiz bırakılmış” şeyleri tanımlıyor olabilir.
- Bu kök analizinde “mü” (mîm‑ün) ön eki, Arapça’da asıl fiilden isim veya sıfat türeten bir unsur; bu da anlamın “o niteliğe sahip olan” şeklinde olmasına yol açar: “mü‑bâḥ” → “bedel ataması yapılmamış şey / serbest bırakılmış şey”.
Buna karşılık bazı dil bilimciler ve Osmanlıca metin incelemecileri, “mübah”ın sadece Osmanlı Türkçesi döneminde Arapça asıllı bir kelime olarak değil, aynı zamanda Farsça aracılığıyla Türkçeye geçmiş olabileceğini de öne sürer. Bu iddia, Osmanlı medreselerinde Arapça–Farsça karışımı dil kullanımının yaygınlığı, bazen kelimelerin Farsça telaffuz/fonetik yapılar üzerinden Türkçeye intikal etmesi gerçeğinden kaynaklanır. Bu ikinci görüş açısından:
- “mübah” kelimesi, önce Arapça “bahâ” → Farsça “mubâh / mibâh” şeklinde kullanılmış olabilir.
- Farsçadan Türkçeye bu telaffuzla geçmiş olması, zamanla Türkçeleşmesi ve “mübah” formunu alması.
- Bu süreçte anlamda hafif kaymalar olmuş olabilir: “değer biçilmemiş / bedelsiz” → “izin verilmiş, sakıncası yok, yasak olmayan” gibi.
Dolayısıyla, köken ve geçiş yönü bakımından iki temel yaklaşım var: direkt Arapçadan Türkçeye geçiş — ya da Arapçadan Farsçaya, oradan Türkçeye geçiş.
Objektif/Veri Odaklı Bakış (Genelde Erkeklerin Perspektifi)
Bu çatıda olanlar için ilk referans nokta, tarihî sözlükler, arşiv metinleri, köken bilimi çalışmaları ve kayıtlı kullanım örnekleridir. Şöyle öne sürülebilir:
- Arapça‑Türkçe sözlüklerde “mübah / مَبَاح” şeklinde geçmiş olması; bu, doğrudan Arapça kökenini destekler.
- Osmanlı dönemine ait fetva, fıkıh kitaplarında “mübah” ifadesinin “caiz, sakıncası yok” gibi anlamlarla kullanılması — bu da anlamın erken dönemde sabit olduğunu gösterir.
- Karşılaştırmalı dilbilimsel analizler: Arapça kök (b-h-ʾ) + mü‑ ön eki + Türkçede arızî değil kökleşmiş form → bu formun yapısal olarak Arapça’dan geldiğini; Farsça aracılığı iddiasının sesbilimsel, biçimbilimsel kanıtlarının zayıf olduğunu öne süren uzmanlar var.
Bu hat üzerinden tartışanlar, “mübah”ı saf bir Arapça alıntı, Osmanlıdan beri Türkçede devam eden bir sözcük olarak görüyor. Onlara göre Farsça aracılığı iddiası, somut metinlerle desteklenmemiş; genellikle halk arasında yayılmış ama doğrulanmamış bir varsayımdan ibaret.
Bu bakış açısında kelime, dinî‑hukukî, edebî metinlerde aynı anlamda tertemiz bir şekilde kullanılmış; bugünkü Türkçe’deki anlamı da bu gelenekten geliyor. Dolayısıyla, “mübah” demek, aslında yüzyıllar öncesinden kodlanmış, net kriterlerle tanımlanmış bir kavramı muhafaza etmek demek. Bu anlayışa göre “mübah”, salt bir dil öğesi değil — hukuki/ahlaki bir kategori; yani “sakınca yok, izin verilmektedir, suç veya günah yok” demek.
Duygusal / Toplumsal Etkiler Odaklı Bakış (Genelde Kadınların Perspektifi)
Diğer yandan, “mübah” kelimesini kullanan insanlar — özellikle gündelik hayatta, samimi sohbetlerde, toplumsal bağlamda — bu kelimeden yalnızca “yasal / hukuki izin” değil, “ahlaki izin / toplumsal kabul” gibi geniş anlamlar çıkarabiliyor. İşte bu bakış açısından dikkate değer olanlar:
- “Mübah” demek sadece “caiz” demek değil; bazen “rahatsız edici değil, ayıp sayılmıyor, toplum nezdinde sorun değil, normlara uygun” demek. Bu nüans, özellikle sosyal ilişkiler, toplumsal değerler, mahremiyet gibi konularda önemli.
- Kadınlar — özellikle gündelik hayatta, ailede, sosyal çevrede — “mübah” kelimesini bu toplumsal normlarla birlikte algılayabiliyor. Örneğin, “bu davranış mübah mı?” derken, fiilin yasal açıdan bir sakıncası olup olmadığını değil, “toplumda ayıp mı sayılır, hoş görülür mü?” gibi bir soruyu kastediyor olabilir.
- Bu anlam genişlemesi, kelimenin kökeniyle değil; dilin kullanım bağlamı, toplumsal değerlerin değişmesi, kültürel normların evrimiyle ilgili. Yani “mübah” bugün bazen bir referans değil; duygusal, toplumsal algı, aidiyet hissi taşıyan bir kelime.
Bu perspektiften bakanlar, “mübah” kelimesinin kökeni ne olursa olsun — asıl mesele, bu kelimenin bugün ne ifade ettiğinde. Kökensel analiz ilginç ama bazen formal ve soyut kalıyor; çünkü gerçek hayatta insanlar bu kelimeyi, “rahatız etmeyen, ‘tu kaka’ sayılmayan, sorun teşkil etmeyen” şeyleri tanımlamak için kullanıyor.
Karşılaştırmalı Değerlendirme ve Ortaya Çıkan Sorular
Bu iki bakış açısını yan yana koyunca, ilginç karşıtlıklar ve hatta örtüşmeler ortaya çıkıyor:
- Objektif bakış, dilin tarihine, kökenine, net anlamına odaklanıyor. Bu sağlam bir yaklaşım çünkü kayıtlı veriye, belgeli geçmişe dayanıyor. Ancak bu yaklaşım, dilin yaşayan, değişen, topluma göre anlam kazanan yönünü — yani halkın kullanımını, toplumsal normları — göz ardı edebiliyor.
- Duygusal/toplumsal bakış ise, kelimeyi yaşayan bir varlık gibi görüyor; toplumun, kültürün, zamanın getirdiği değişiklikleri önemsiyor. Ama bu yaklaşım bazen kökeni, dilbilimsel bağlamı tamamen unutabiliyor; içeriği subjektifleşiyor, yoruma açık hale geliyor.
Ve belki de en önemli soru şu: Biz “mübah” dediğimizde neyi kastediyoruz? Bir şeyin hukuken caiz olduğunu mu söylüyoruz? Yoksa toplumda ayıp olmadığını mı? Ya da sadece “rahatsız edici değil, yapılabilir” hissini mi ifade ediyoruz? Bu sorular — kök bilimsel veya toplumsal — bize aslında iki farklı katman sunuyor: birincisi “ne demek”, ikincisi “ne hissettiriyor / ne ifade ediyor”.
Forumda Tartışmak İçin Önerdiğim Sorular
1. Sizce “mübah” kelimesinin kökü kesinlikle Arapça m‑b‑h köküne dayanıyor mu, yoksa Farsça aracılığıyla geçiş olma ihtimali gerçekçi mi? Bu konuda bildiğiniz tarihî bir metin veya kullanım örneği var mı?
2. Günümüzde siz “mübah” derken hangi anlama yüklüyorsunuz: hukuki/ahlaki izin olarak mı, yoksa toplumsal/duygusal bir “sakınca yok” olarak mı? Aranızda kullananlar, bu ayrımı hissediyor mu?
3. Eğer “mübah” kelimesi nesilden nesile geçmiş, ama anlamı değişmişse — sizce bu değişim olumlu mu, yoksa kelimenin asıl ruhunu kaybetmesi mi?
4. Başka dillerde (özellikle Arapça, Farsça, Urduca vb.) “mübah / mubah / mubâḥ” benzeri kelimelerin kullanımı hakkında bilginiz var mı? Bu kullanım biçimleri, bizim Türkçedeki kullanımla ne kadar örtüşüyor?
Sizlerin görüşleri, izlenimleri, karşılaştırmaları benim için çok kıymetli. Bu kelimeyi birlikte hem “geçmişinden” hem “bugününden” ele alalım. Hadi, düşüncelerinizi bekliyorum.